31 Temmuz 2007 Salı

Jacques Brel


Kimi düşleri anlatamamanın, kimi özlemleri gerçekleştirememenin yorgunuydu. Yerleşikliği anlatıyordu çevresinde. Yıldızlara bakmayı istemiş, yıldızlara bakmayı zorlamıştı o gece. Bir kaçıştı yıldızlara bakmak, bir düşün yeniden çoğaltılmasıydı belki.

Yıllar öncesiydi.Bir savaşa girememişti mutluluk adına. Boğucu bir yerleşik olmuştu yaşadıkları. Kuşkulu bakışların acısını yaşamıştı yıllar önce. Uyumsuzluğun acılarını tanıyacaktı bir bir. Başkalığı yaşamıştı istese de istemese de. Sırtı dönük çıkmayı yeğlemişti fotoğraflarda. Yedi yaşında tanımıştı okulun sıkı düzenini. Yedi yaşında tanımıştı hiç değişmeyen o sıkı düzen biçimlerini. Yeni bir tutsaklığı
yaşayacaktı oralarda. Yıllar geçmişti. Tekdüzeliğe karşı yöneltilen bir silahtı müzik. Bir savaşım aracı bir kaçışa gidişti müzik. Müzikle bir düş dünyası yaratacaktı kendisine. Yıllar öncesiydi. Dağılır gibi olmuştu yaşam.
Daralır gibi olmuştu kimi günler ve geceler. Zaman geçiyordu ve değişen hiç bir şey olmamıştı tekdüzeliklerde. Günler tüketiliyordu tek düzeliklerde. İç dünyasının giderek kendini her geçen gün biraz daha çok hissedilen sıkıntıları vardı.
Yüreğin sesine her geçen gün biraz daha yabancılaşan, uzak kalan insan ilişkileri vardı. Yaşamak zor boyun eğilmesi yaşamak zor kabul edilensiydi geçen günler. Zaman geçecek ve her geçen gün biraz daha anlayacaktı değişmezliğin ve yerleşikliğin sıkıntıları. Umutlar, özlemler,hüzünler ve düş kırıklığıyla yaşanacaktı Yola çıkışların hüznü. Yepyeni bir güne ve yaşama doğmak. Pus. Yılların birikmiş özlemleri ardında koşmak. Denemek bir kez daha denemek.
O yüzler, o sabahlar, o tekdüzelikler. Bir yaşamın, bir yaşam biçiminin geride bırakılması. Pencereden bakar uzaklara takılır bakışları. Yıllardır umut etmişti yolculuğu, ayrılığı. İçinde kanayan bir yaradır geçmiş. Kendine bir hüzün kendine bir yalnızlıktır. Bir eksikliği gidermek içindi yola çıkış. Yerleşikliği seçmiş insanlar ölü gibiydiler. Evler,ayrılıklar ıslak sokaklar,bir bir geride bırakılan kasabalar. O yüzler, o sabahlar,o tekdüzelikler. Uyum sağlayamamıştı.
tekdüzeliğe. Bir savaşımı göze alıyordu. Zorlu tehlikeli bir savaşımı. Buruk bir hüzün kaplıyordu benliğini. Bir arayış olacaktı şarkı, uzun tehlikeli,ölümcül bir arayış. Bir bitme bir sonlamaya doğmuştur yolculuklar. Mutlu bir toplum adına geliştirilen arayışlar. Bir bozgunla dönülmüştür umut adına çıkılan seferlerde. Yeni bir yüzyıl daha başlıyordu. Kimi görüşler, inançlar adına öldürülmüş insanlar. Yüzyıl utançlarla yaşıyordu.
Yüzyıl acılarla yaşıyordu. Geleneklere karşı direnmeyi, savaşmayı göze almak hiçbir zaman bitmeyecek olan savaşım. Umut her düş kırıklığından sonra bir kez daha denenecektir. Savaşım yaşanmış hüsranlara karşı sürdürülür. Hazırlanmıştır her şey, benimsetilmeye hazırdır, toplumun yerleşik kuralları. Eziciliği vardır kanıksamaların. Gelenek ve göreneklerin bağlayıcılığı vardır. Aykırısı insanlar bu düzene kabul edilmeyeceklerdir. Boğuntulu yolları, boğuntulu yaşamları vardır çizgi dışı olanların. Bir aile olacaktır ilkin. Bir aile olacaktır kısıtlayıcılıklarıyla. Bir aile olacaktır
kapılarını kapalı tutuşlarıyla düş dünyalarına. O analar ve babalar, o başkaları, toplumun övünç toplumun güvenç kaynağıdırlar. Tutucu bir törenin savunucusu tutucu öğreticisi olacaklardır yaşamlarında. Duygular düşler öldürülmüştür bu ortamda. Anlaşılmamıştır incelikler. Bir hücredir aile, bir sürgün olmaktır kendi kendine, bir ölümdür bir uzun ölümdür yaşanılan.
Ne istediğini bilmeyen, ne için savaştığının bilincinde olmayan insanlar yetiştirecektir kuşaktan kuşağa. Hiçbir yere gidememektir ailede ölmek. Sıkıntılı ve hüzünlü bir dünyanın görüntüleri serilecektir. Bir uzağı bir bilinmede arayan çocukların gözleri önünde. Bir okul olacaktır sonra. Duygular bir kez daha yadsınmak istenecektir. Bencillikler savunulacak, bencillikler önerilecektir. Başarıya giden yolda hiç yer verilmeyecektir sevecenliklere. Belirlenmiş bir yaşam,belirlenmiş bir düzen içersinde yetiştirilecektir öğrenci. Duyarlılıklar öldürülecek hüzün yadsınacaktır.
Zorunlulukları yaşamak, zorunluluklara tutsak olmak vardır artık. Yerleşmişliği olacaktır artık o insanların. Başkalarının saygı duyduğu uğraşlar, başkalarının saygı duyduğu meslekler adına olacaktır. çalışmaları ve zorunluluklardan doğan acılar yaşanmaya başlanacaktır artık. İnsan olma adına hiç bir şey öğretilmeyen bu kasvetli yapılarda yaşanmaya başlanılacaktır. Değişmezliği seçmiş insanları yaratacaktır toplum. Yıllanmış bir dinsel törenin sapıklığında tanırız zamanla. Kısıtlayıcılıklarıyla ve engelleyicileriyle gelir din görüşü. Düşler bir kez daha öldürülecektir. Zorunluluklardan doğan acılar tekrar yaşanılacaktır.
Özlemlerinin peşinde koşanlar olacaktır. Düşlerini gerçekleştirememenin burukluğunu yaşayacaklardır. Bireyin özgürlüğünü, o küçük insanların yoğun yaşam karmaşasının altında ezilip kalmış insanlar olacaktır kimi şarkılarda. Kişiler toplumda,kişilikleri ve kendilerine özgülükleriyle değil, başarıları, ödülleri ve yaftalarıyla değerlendirilecektir. İki yüzlülük,bencillik tüm boyutlarıyla yaşanacaktır toplumun geneline. Savaşımı göze alan kahraman her geçen gün biraz daha duyum sanacak, her geçen gün biraz daha ayrımsayacaktır yalnızlığı. Bu uyumsuzluk anlatamayışı olacaktır yaşayacağı. Güçsüz ve tek başınadır çünkü; kendi kabuğundadır. Düşler sürekli olarak yaratılan düşler. Bir bir yıkılacak yeniden büyük dirençle yinelenen umutlar. Yeni bir gün
gelecektir. Yenilmezliği ve eziciliğiyle bir kez daha ayrım sanacaktır toplum.
Bir savaşımı göze almanın gereksizliği büyük bir sessizlik ve kızgınlıkla kabul edilecektir. Daha insancıl daha sevecen bir toplumu yaşayamamanın daha sevecen ve daha insancıl bir toplum oluşturulamayacak olmanın bilincine varılacaktır zamanla.
Toplumda kopmak bir çözüm,bir seçenek olarak belirecektir. Kaçışlar denenecektir,uzak yaşamların uzak özlemlerin umudu zorlanacaktır. Çok uzak bir dünyanın düşü kurulacaktır, bir çözüm bir seçenek olarak. Bir başka yalnızla yaşanmak, paylaşılmak istenilecektir. Gitmek gerekecektir bu yörelerden, boynu bükük gitmek gerekecektir artık.
"Her şeyi söyleyebilirsiniz, evet her bir başkasından öğrendiklerimizi başka şekillerde de olsa anlatabilirsiniz bir başkasına... Ama söylediğine sapına kadar inanmak ya da durup dururken ne olduğunu farkına varmak bambaşka bir meseledir. Orada insanın sınırlarını bilmesi ve bir boyun eğmişliği kabullenmesi yatar.Ama siz bunları yapamazsınız, bir dizi toplumsal anlaşmaya girmişsiniz çünkü, bundan sonrasıysa oyunculuk yeteneğinize bağlı. Çünkü rolünüzü iyi oynarsanız insan sarrafı bile sayılabilirsiniz

Hiç yorum yok: