10 Ağustos 2007 Cuma

LAUTREAMONT



Lautreamont kafadan çatlak ve karanlık bir adamdı.


maldororun şarkıları adlı eserini bitirdiğinde henüz yirmi iki yaşındadır.


O da ruh kardeşleri Rimbaud,. Baudleare, Novalis,Edgar Alen Poe,Rilke gibi ondokuzuncu yüzyılın en büyük dehalarındandır.


Lautreamont, Kısa ömrüne karşın çok şeyler yaşamış kendini yalnızlığa adamış bir dehadır.


Dünyayı oluğu gibi kabul etmektense yıkımı ölümüne seçmiş dehşet bir şairdir.


Yaşadığı dönem dünyada dinlerin yüceltilip kutsandığı, dinin hayatın her alanına nüfuz ettiği zor bir dönemdir.


Lautreamont, Çağın egemen dil anlayışına karşı çıkarak kendine özgü şiirsel bir dil anlayışı geliştirir.


Yarası acısı vardır ve hep kanar yarası.


İnsanoğlunun yaptığı kötülüklere karşı dinilmez bir öfke ve kin duydu.


kısa yaşam yolculuğunda geçici zevkleri küçümseyerek geri çevirdi.


Ruhuna düşkün bir serüvencidir o.


Kendi doğasının yasalarını aradı hep.
*doğruluğu kesin bir şey çelişkilidir. bir çok yanlış şey çelişkisizdir.çelişki yanlışlığın simgesidir.çelişkisizlik doğruluğun simgesidir. İnsanın, sahip olduğu şeyin yok oluşunu duyumsaması korkunç bir şeydir. Yanılgılardan yoksun bir öznedir insan. Her şey ona gerçeği gösterir.hiçbir şey yanıltmaz onu.gerçekliğin iki kaynağı olan us ve duygu, içtenlikten yoksun olmamaları bir yana, aynı zamanda aydınlatırlar birbirilerini.

*Hayatımızı elinde tutan büyüklerimizin amacına karşın, bizi düzelten, bastıramayacağımız,bizi eğiten bir içgüdümüz var

*ağlıyor mu sun? Sana soruyorum karların ve sislerin kralı. Gözyaşı görmüyorum kaktüs çiçeği gibi güzel yüzünde, ve göz kapakların kuru, tıpkı sel yatağı gibi; ama gözlerinin gerisinde, boynunu kocaman bir akrebin ısırdığını saflığının içinde kaynadığını kan dolu bir tekne görür gibi oluyorum.

*bütün erdemleri küçümseyen ben; cennetin yıllıklarını alaşağı ettim ve bilmem hangi alçakça bir dalavereyle ona gücünün ve sonsuzluğunun emanet edildiği o görkemli günden bu yana yaratıcının unutmadığı ben.

* ne cesaret! Ne baş eğmez ruh! Yol vermeyen denizin dalgalarını gücüyle yararken, başının devinimsiz duruşu sanki yazgıyı umursamıyor gibiydi.

* ben insanlığın sahip bulunduğu en güzel şeyi bunca tiksintiyle geri çeviren ben, ne istiyordum!

*insanlığın alçaklığından yapılmış olan yaratıcıyı üzerinde bulunduğu ayaklıktan aşağı indirdim, bana ödünç verdiğiniz zehirli silahla!
*Güzeldir kentlerin yıkıntılarını seyretmek, ama insanların yıkıntılarını seyretmek çok daha güzel.”
* o kendisi için şarkı söylüyor,benzeşleri için değil. İnsan terazisinde tartmıyor esinin boyutlarını. Bir rüzgar gibi özgür, korkunç iradesinin baş eğmez kıyılarında, bir gün karaya oturmaya geldi. Kendisinin dışında hiçbir şeyden korkusu yok... yoluma devam edeceğim,yüzüm ateşler içinde, ve durmadan haykıracağı: hayır..hayır...

Hiç yorum yok: